Karadeniz kıyısında ağaçlarla kaplı dağların arasında yer alan küçük Ereğli şehri, Erdemir çelik fabrikasının gölgesinde kalıyor. Bu fabrika, kömür kullanarak çelik üreten Türkiye'deki üç izabe fırın çelik fabrikasından biri ve Ereğli’deki insanların hayatını ve sağlığını doğrudan etkiliyor.
Yerel halkın evleri, her birkaç dakikada bir buhar bulutları yayan ve körfezin karşısındaki apartmanları gizleyen bu devasa çelik fabrikasının etrafında bir amfitiyatro gibi konumlanıyor. Coal Action Network (Kömür Eylem Ağı) araştırmacıları, Cumbria’da yeni bir kömür madeninin açılması ve Türkiye’ye kömür sağlaması ihtimali doğunca, Erdemir çelik fabrikası gibi kömür yakan tesislerden etkilenen insanlarla görüşmek için Türkiye’ye geldi.
Coal Action Network’ün Türkiye’yi neden ziyaret ettiği ve Birleşik Krallık’taki kömür madenciliği bağlantıları hakkında daha fazla bilgi için bu sayfayı ziyaret edin.
Türkiye, çelik fabrikaları ve elektrik santrallerinde ithal kömür kullanıyor ve aynı zamanda yerli kömür de çıkarıyor.
Türkiye, küresel olarak sekizinci en büyük çelik üreticisi. 2023 yılında, 33,7 milyon ton çelik üretti ve 21,1 milyon ton hurda metal tüketti. Ülkedeki 30 çelik fabrikasından 27’si elektrik ark fırınlarında hurda metalleri eriterek çelik üretiyor ve ülkenin çelik üretiminin %72’sini sağlıyor. Çelik üretim sürecinde kok kömürüne dönüştürülmüş kömür kullanılan üç izabe fırın ve ısı sağlamak için kömür kullanan birçok elektrik ark fırınları bulunuyor. Bu kömür büyük ölçüde ithal ediliyor. Rusya, Türkiye'nin kömür ithalatının %73'ünü sağlıyor, kalan kısmının çoğu ise Kolombiya’dan geliyor.
Elektrik ark fırınları büyük miktarda elektrik tüketiyor ve Türkiye'de bu elektriğin büyük bir kısmı elektrik şebekesi üzerinden kömürden sağlanıyor. Türkiye’de bir elektrik ark ocağı, kendi kömürlü elektrik santraline sahip. Türkiye'nin elektriğinin %35’i kömürden sağlanıyor (2022 yılı verisi). Türkiye, 2023 yılında 18 milyon ton çelik ithal etti ve 12,7 milyon ton çelik ihraç etti. Şu anda hurda metal eritmek için kömür kullanan 20’den fazla elektrik ark fırını çelik tesisi var. Çelik, Türkiye'nin üçüncü en büyük ihracat sektörü.
Türkiye, Rus kömürünün en büyük beş ithalatçısından biri. Birçok ülke, 2022'de Ukrayna’nın işgalini takiben, yaptırımlar kapsamında Rus kömürü almayı durdurdu. Bunlar arasında Birleşik Krallık, AB üyesi ülkeler ve ABD de bulunuyor.
Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi’nden (CREA) Vaibhav Raghunandan, "Türkiye'nin artan Rus kömürü bağımlılığı (ve diğer fosil yakıtlar) giderek daha değişken hale gelen bir tedarikçiye bağımlı olması anlamına geliyor. Rus kömür sektörü Kremlin için büyük bir gelir kaynağı ve Rusya Enerji Bakanlığı, 2035 yılına kadar küresel kömür pazarının %25’ini elde etme hedefi koydu. Kömürden elde edilen vergiler, Federal Bütçe’nin önemli bir parçasını oluşturuyor. İşgalden bu yana Türkiye – bir NATO ülkesi – Rus kömürü için 8,2 milyar avro ödedi, bu da Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini etkili bir şekilde finanse ediyor" dedi.
İşgalden sonra Türkiye, Rus kömüründeki pazar payını artırdı. Türkiye’nin ithalatı, Rusya’nın toplam kömür ihracatının %13’ünü oluşturuyor. 2024’ün ilk üç çeyreğinde Türkiye, 15,7 milyon ton Rus kömürü ithal etti; bu da Türkiye’nin toplam kömür ithalatının %49’unu oluşturuyor (değeri 1,66 milyar avro). Bu, işgal öncesi dönemin aynı dönemine kıyasla %82’lik bir artış anlamına geliyor.
Ayrıca, Rus kömür madenciliği sektörü kültürel soykırım, çevresel yıkım ve hava kirliliği sorunlarına neden oluyor. Bu konular, Coal Action Network ve Fern'in "Sibirya'da Yavaş Ölüm" adlı raporunda ayrıntılı olarak ele alınıyor.
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, hava kirliliği, dünya genelinde ve Türkiye’de halk sağlığı için en büyük çevresel tehdit. Çelik fabrikalarından ve elektrik santrallerinden kömür tüketimi sırasında salınan sağlığa zararlı dört ana kirletici bulunuyor: Sülfür dioksit (SO2); partikül madde – PM10 ve daha küçük PM2.5; azot oksitler (NOX) ve cıva.
Yüksek sülfür içerikli kömürün yanmasıyla oluşan SO2 solunduğunda, felç, kalp hastalığı, astım, akciğer kanseri ve ölüm gibi sağlık sorunları riskini artırıyor. Solunması son derece toksik olarak sınıflandırılıyor. Yüksek konsantrasyona bir kez bile maruz kalma, astım gibi kalıcı bir duruma yol açabilir. Türkiye’de SO2 emisyonları 2019 yılında %14 artış göstererek, emisyonların arttığı nadir ülkelerden biri oldu. Türkiye’de kömür bazlı enerji üretimi, SO2 emisyonlarının en büyük kaynağı olmaya devam ediyor.
Ereğli’de, Erdemir çelik fabrikasının çevresinde yaşayan halk, sağlıklarına ilişkin üniversitelerin yaptıkları çalışmaların genellikle hükümet tarafından ört bas edildiğini söyledi. Ancak Ereğli'deki multipl skleroz (MS) oranlarını, 40 km uzakta temiz bir kent olan Devrek ile karşılaştıran bir çalışma, “bir demir çelik fabrikasının bulunduğu bölgedeki [Ereğli] MS prevalans oranının kırsal bir şehirle [Devrek] karşılaştırıldığında iki kattan fazla olduğunu” gösteriyor. Bu da hava kirliliğinin MS hastalığının olası bir nedeni olabileceği hipotezini destekliyor. Yerel halk, çelik fabrikasının havayı kirlettiği ve sağlıklarını bozduğu konusunda ikna olmuş durumda.
Karadeniz, Ereğli ve Alaplı Çevre Gönüllüleri lideri Çetin Yılmaz, Erdemir’de yaşanan sorunları tartışmak üzere Coal Action Network ile görüşmek isteyen 15 endişeli vatandaşı bir araya getirdi. Bu kişiler, çelik fabrikaları ile yerel halkın sağlığının bozulması arasında bağlantılar olduğunu gösteren ancak hükümet tarafından gizlenen bilimsel çalışmalardan yakınıyorlar.
Çetin, “Şirket [Eren Energy] birçok insanda kansere neden oldu, çalışanlarının sendikalaşma hakkını tanımıyor; sendikalaşmak isteyen işçileri işten çıkardı; Çatalağzı’nı nefes alınamaz bir hale getirdi; balık üreme alanlarını külle doldurdu; yılda 2 milyon ton ithal kömür yakıyor ve bölgemizde insanlara ve doğaya en büyük zararı veriyor” diyor.
Erdemir çelik fabrikasında 18 yıldır çalışan bir işçi, gırtlak kanseri olduğunu anlatırken bu sesinden duyulabiliyordu. Yerel halkın %50’sinin sağlığının çelik fabrikasından etkilendiğini düşünüyorlar. Bir öğretmen, her sınıfında yaklaşık 10 çocuğun kötü hava kalitesi nedeniyle solunum sorunları yaşadığını anlattı.
Yerel siyasi temsilci Coal Action Network’e, “Buradaki çoğu kişi madenlerde veya çelik fabrikasında çalışıyor, herkes hava kirliliğinin kansere ve solunum zorluklarına neden olduğunu biliyor. Çalışanlar bu konuda bir şey yapacak durumda değil çünkü para kazanmaları gerekiyor ve işlerini kaybetme tehlikesi yaşıyorlar” dedi.
Erdemir ve İsdemir izabe fırınlarının sahibi olan OYAK, karbonsuzlaşmak için yedi farklı yöntem kullanacağını belirtiyor. Ancak sözde Net Sıfır Yol Haritası, emisyonları azaltma amaçlı potansiyel seçeneklerin bir listesi gibi duruyor; gerçek bir plan barındırmaktan oldukça uzak.
İsdemir’deki hava kirliliği ve sağlık sorunlarının Erdemir’deki durumla benzer olması muhtemel. Türkiye’nin izabe fırın çelik üretimindeki CO2 yoğunluğu, Avrupa, ABD ve Güney Kore’de üretilen çeliğin emisyonları ile kıyaslandığında daha yüksek düzeyde.
Türkiye'deki çelik üretim değer zincirinde çevre, kamu ve iş sağlığı düzenlemelerine uyum konusunda uzun süredir aksaklıklar yaşanıyor.
Avrupa’nın doğu sınırında yer alan Türkiye’nin, 2024'te Avrupa’nın en büyük kömürle çalışan elektrik üreticisi olan Almanya’yı geride bırakması bekleniyor. Türkiye, 2022 yılında açılan Hunutlu Termik Santrali gibi yeni kömürlü termik santralleri açmaya devam ediyor. Türkiye’de 34 kömürlü termik santral var; bunlardan 10'u taş kömürü kullanırken geri kalanı daha düşük enerji yoğunluğuna sahip, daha düşük kaliteli linyit kömürünü kullanıyor. Kömürle çalışan iki izabe fırının ayrıca elektrik sağlayan kömür santralleri de bulunuyor.
Türkiye'nin elektrik tüketimi son yirmi yılda üç katına çıktı; bu artış büyük ölçüde kömür ve gaz üretimindeki hızlı büyümeye dayanıyor.
Ereğli’nin yanı sıra, Coal Action Network, Zonguldak ilçesinde Muslu yakınlarındaki ZETES III ve IV ile Çatalağzı isimli üç kömürlü elektrik santralini ziyaret etti.
Zonguldak, 2020 yılında covid-19 önlemleri kapsamında Türkiye genelinde hafta sonu sokağa çıkma yasaklarına büyük şehirlere ek olarak dahil edilen tek bölgeydi. Bu karar, düşük hava kalitesine bağlı olarak önceden yüksek oranlarda görülen kronik solunum yolu hastalıkları nedeniyle alındı. Yerel yetkililere göre, bölge nüfusunun yaklaşık %60’ının belirli bir dereceye kadar solunum semptomları gösterdiği tahmin ediliyor ve 2010 ile 2020 arasında ölüm oranları neredeyse iki katına çıkmış durumda. Düşük hava kalitesi, çelik fabrikaları, kömür madenleri ve taş kömürü santrallerinden yayılan yüksek düzeydeki PM2.5 ve SO2 kirleticilerinden kaynaklanıyor.
Türkiye’de sadece kömürden elektrik üretiminin sağlık maliyetleri, 26,07 - 53,60 milyar Türk Lirası (2,86 - 5,88 milyar €) arasında olup, bu tutar Türkiye’nin yıllık sağlık harcamalarının %13 - %27’sine eşit.
Türkiye'nin çelik fabrikaları ve elektrik santralleri ile ilgili olarak AB’nin geri kalanından önemli ölçüde ayrıldığı nokta, hava kalitesi standartlarına uyum ve bu standartların uygulanması. “AB üye ülkeleri, tesis düzeyindeki emisyonları kamuya açık bir veri tabanına bildirmekle yasal olarak yükümlüyken [...] Türkiye elektrik santrali veya sektörel emisyon verilerini paylaşmıyor. Bunun yerine, elektrik üretimi ve ısıtma sektörüne ait birleşik verileri raporluyor.” Bu durum verileri gizliyor. Ayrıca Türkiye, sülfür emisyonlarını sınırlama ve diğer kirleticilerle ilgili iş birliği yapma amacı taşıyan üç önemli teknik anlaşmayı imzalamadı. Bunlar; Sülfür Emisyonlarının Azaltılması üzerine 1985 Helsinki Protokolü, Sülfür Emisyonlarının Daha Fazla Azaltılması üzerine 1994 Oslo Protokolü ve Asitlenme, Ötrofikasyon ve Yüzeyde Ozonu Azaltma üzerine 1999 Göteborg Protokolü’dür. HEAL, “Şeffaflık eksikliği, ülkede hava kalitesini ve sağlığı iyileştirme konusunda rasyonel ve bilgiye dayalı bir tartışmayı engelliyor” diye belirtiyor. Yerel halk ve ekosistemler, sonuçlarıyla baş başa kalıyor.
Son yirmi yılda Türkiye’de özelleştirilen elektrik santrallerinin birçoğu SOx filtre teknolojisini kullanmıyor ve bunlar Türkiye’nin artan SOx kirliliğine başlıca katkı sunanlardan.
Coal Action Network ile görüşen herkes, Türkiye’nin kömür tüketen tesislerinin hava kalitesi üzerindeki etkileri hakkında endişe duyuyor. Karadeniz yakınlarında, Zonguldak’ta üç kömürlü termik santraline yakın yaşayan bir sakin, “İnsanlar belirli dönemlerde santrallerdeki hava kirliliği filtrelerinin düzgün çalışmadığına inanıyor. Yılda 250 gün boyunca kirlilik, hükümetin kabul edilebilir standartlarının üzerinde oluyor” diyor.
Çelik fabrikalarını veya kömürlü termik santralleri ile yaşayan yerel sakinlerin genel anlatımı, kötü hava kalitesi, daha yüksek oranlarda solunum hastalıkları, çeşitli kanser türleri ve bitki ve bitki örtüsünün ölümü sonucunda yerel halkın yiyecek yetiştirememesi yönündeydi.
2021’de Türkiye, elektrik santralleri ve çelik fabrikaları için 36 milyon ton kömür ithal etti ve çoğunlukla çelik yapımında kullanılmayan yerli linyit kömürünü de tüketti. Türkiye Kömür İşletmeleri, kömür ithalatındaki en büyük artışın elektrik üretim talebinden kaynaklanacağını vurguluyor ve bu eğilimin devam edeceğini öngörüyor. Cumhurbaşkan Erdoğan, ülkenin 2053’e kadar karbonsuzlaşacağını söylüyor, ancak izabe fırınları karbon azaltım stratejilerine dahil etmeye yönelik anlamlı bir yol haritası bulunmuyor.
Ekosfer'den Barış Eceçelik, “Türkiye, Avrupa'da kömürü aşamalı olarak kaldırmak için bir tarih belirlememiş birkaç ülkeden biri. Geçen yıl, Türkiye tarihinde ilk kez, ithal kömür elektrik üretiminde en önde gelen enerji kaynağı haline geldi. Türkiye, rüzgar, güneş ve biyokütle dahil olmak üzere yenilenebilir enerji kaynakları için önemli bir potansiyele sahip. Ancak ciddi bir iklim hedefinin ve kömür kullanımına karşı önlemlerin olmaması hava kirliliğine ve yüksek düzeyde enerji bağımlılığına yol açtı. İthal kömür, iklim değişikliği veya hava kirliliği sorunlarına bir çözüm değil” diyor.
Kömürlü termik santrallerinin çevresindeki kirlilik sorunları sadece hava kalitesini etkilemekle kalmıyor. Aynı zamanda Karadeniz üzerinde büyük bir etkiye sahip. Elektrik santrallerinde soğutma işlemlerinde kullanılan suyun daha sonra denize geri verilmesi nedeniyle, santralin çevresindeki suyun diğer yerlere kıyasla 4 derece daha sıcak olduğu bildiriliyor. Yerel halk, santrallerden salınan ağır metaller ve diğer toksinlerden kaynaklanan bir tabakanın su yüzeyinde görüldüğünü bildiriyor. Yüksek sülfür içeriğine sahip kömürün yakılması, asit yağmuru üreterek göl ve akarsuları asitleştiriyor. Karadenizli balıkçılar, santrallerin balık üreme alanlarına zarar verdiğini ve yakaladıkları balık miktarını azalttığını belirtiyor. Bu balıklar İstanbul ve Ankara’ya satılıyor.
Kömür, Türkiye’de tartışmalı bir konu. Mevcut kömür tesislerine yakın yaşayan insanlar güvenli iş imkanları isterken, yeni madenlere karşı protestolar da var. 2013 yılında bir linyit kömür madeninin önerilen açılışı protestoların ardından iptal edildi. Maden kazaları ise oldukça yaygın; 2022 Ekim ayında Karadeniz yakınlarında derin bir madende 41 kişi öldü ve 11 kişi ağır yaralandı.
Kokurdan (resmi adı: Körpeoğlu) adlı yüksek dağ köyünde, kömür külü ve atık döküm alanı, yerleşim havuzunun çevresindeki yoğun ağaçlara toz bulutları saçıyor. ZETES elektrik santrallerinin külü ve hava filtrelerinden çıkan kirletici maddeler açık bir alanda biriktiriliyor. Coal Action Network, köyü, bitki örtüsünün, evlerin ve yolların yoğun bir yağıştan sonra tozdan temizlendiği bir zamanda ziyaret etti; ancak ZETES kömürlü termik santrallerinden gelen atıklar, bu insanların ciğerlerinde, evlerinde ve ekinlerinde birikiyor.
Köylüler, Coal Action Network’e, kömür tesislerinin bu tür kirlenmelere neden olduğu bir bölgeyi neden ziyaret etmek istediğimizi sordu. Yolda geçerken bir kadın, “Buradan nefret ediyorum, çünkü burası kirlilik nedeniyle yaşanmaz halde. Hava kuru olduğunda toz her şeyi kaplıyor” dedi. Bu köyde insanlar, iş imkanları yüzünden verilen zararın buna değdiğine ikna olmuyor. Yerel halk kömürlü termik santralleri hakkında iyi bir şey söylemiyor; yalnızca sağlık üzerindeki olumsuz etkilerden, ayrıca karaciğer kanseri ve mide kanseri gibi hastalıklardan bahsediyor.
En temel hava kirliliği kontrolleri bile uygulanmıyor – kömür taşıyan kamyonlar, tozun güzergâh boyunca yayılmasını önlemek için kapatılmıyor; bu önlem uzun zaman önce Birleşik Krallık'ta standart hale gelmişti. ZETES elektrik santrallerinin konveyör bantlarının altından kamuya açık yollar geçiyor.
PM10 olarak bilinen ince toz partiküllerini izleme cihazları çelik fabrikalarının çevresinde çalışmıyor. PM2.5, akciğerlere nüfuz edebilen ve hatta kan dolaşımına girerek astım, kalp krizi ve bronşit gibi kronik hastalıklara yol açabilen daha ince bir partikül. Ereğli çevresinde PM2.5 ölçümü yapılmıyor.
Coal Action Network’ün Karadeniz kıyısında dört kömür tesisini ziyaretinde, kömür yakmanın insan ve çevre üzerindeki maliyetlerinin yüksek olduğu görüldü. Sağlık, yerel çevre ve iklim değişikliği sorunları yeterince ele alınmıyor, ancak kömür tesislerine yakın yaşayan topluluklar bu durumun iyileştirilmesini talep ediyor.
As B Labs doesn’t seem bothered was the public says, we asked supporters to contact other B Corps – who are effectively B Labs customers. Almost 20,000 emails were sent to over 60 B Corp status companies, asking them to take a stand with us…
The Welsh Government’s long-awaited Bill is expected to be presented to the Senedd before the end of 2024. The very recent Cwmtillery tip slip will make this Bill a more politically charged issue. It will also raise scrutiny over whether measures in the new Bill mark a sufficient improvement on the Mines and Quarries (Tips) Act 1969…
Kömür Eylem Ağı (Coal Action Network), 2024 yılında Türkiye kömür endüstrisini araştırdı. Bu makalede, bulgularımız ve Türkiye’deki kömür, hava kirliliği, Rusya savaşı ile karbonsuzlaştırma arasındaki ilişkiler inceleniyor.
Last December in London, the CAN team protested with other climate campaigners for two days in freezing temperatures outside one of the world’s biggest events funnelling investment into expanding mining globally. The ‘Mines and Money Conference’ held in London’s Business Design Centre connected investors with projects and companies responsible for human rights abuses, ecocide, and fuelling climate chaos…
The UK Government has laid a Written Ministerial Statement confirming that it will introduce legislation to “restrict the future licensing of new coal mines”, by amending the Coal Industry Act 1994, “when Parliamentary time allows”. The UK Government’s press release is entitled “New coal mining licences will be banned”. Here at Coal Action Network, we thinks it’s great that the UK Government is following…
(Türkçe olarak mevcuttur) Coal Action Network investigated the Turkish coal industry in 2024. This article looks at our findings and the links between Turkish coal, air pollution, Russia’s war and decarbonisation.
Former steelworker, Pat Carr, spoke to Anne Harris from Coal Action Network about the financial support offered to workers when the Consett steelworks closed in 1980, and they discussed what can be done better, in workplaces like Scunthorpe steelworks. (Article published in Canary magazine)
The proposed West Cumbria Coal mine lost its planning permission in September 2024. Since then its application to get a full coal mining license was refused by the Coal Authority, another nail in the coffin of the proposed coking coal mine.
Bryn Bach Coal Ltd is the coal mining company that operates the Glan Lash opencast coal mine, which has been dormant since planning permission expired in 2019. In 2018, it applied for an extension which was unanimously rejected by planning councillors in 2023. Undeterred, Bryn Bach Coal Ltd is trying again! This time with a slightly smaller extension of some 85,000 tonnes rather than 95,000 tonnes…